24.12.15

2015 yılındayız ve okumuş etmiş insanlar hala şehir plancısı ne sike yarar bilmiyor. kafa derinizi yolarım sizin olm. gidin okuyun öğrenin kotkafalılar.

26.11.15

Senelerin fuckbuddy'si, sana diyorum: Sevgili yapınca bana kanka ayağı çekme sakın. Ben senin ciğerini, brutallığını bilirim. Seninle biz hayatımızda hiç beraber sinemaya falan mı gittik de kalkıp kahve içelim diyorsun? Ha bi de "sevgilin varken hayırdır niye buluşuyoruz?" dediğimde "aa sen yanlış anladıııın" dersen iyice düşersin gözümde, manita seni terk ettiğinde arama beni boşuna, bok veririm.

8.7.15

oruç tutanlar kusura bakmasın ama ramazan dev bir ağız kokusu! dişinizi niyet etmeden önce fırçalayın, biraz faydası olabilir! karanfili de öğlen saatleri gibi yutmadan çiğnerseniz bir sonuca ulaşabiliriz diye düşünüyorum.
neyse ki islam höşmeri dini.

24.12.14

Kaputt

Kadıköy Belediyesi Twitter'da ve Kadıköy meydanlarında bir slogana yüklenmiş son günlerde. "İçeri yeni girdim! Kaputa vur!" Altına da arabaya bindiğimizde motora giren kedileri çıkartmak için kaputa vurmak gerektiğini yazmışlar.
Altındaki küçük puntoları okumadan soruyorum: Seksten mi bahsediyoruz? Kaput prezervatif demek değil mi kuzum? İçeri girmek derken penetrasyon mu kastediliyor? Şu sıralar aklım fikrim sekste falan diye mi böyle götümden anlıyorum bunu acaba? Tayyipleştim mi iyice yahu? Yoksa insanlar sloganın altını okusun da dikkat çeksin diye mi böyle bir yol seçmişler? 

İçim iyice fesatlaştı herhalde benim... 

13.12.13

Aylık Nebiliim Dergisi Sızıntı

Çocukluğumuzdan beri sağda solda reklamlarını göre göre tanıdığımız (Bkz. Ankara'da körüklü otobüs reklamları 80ler, 90lar) "Aylık ilim dergisi Sızıntı" bu ay bilbordlardan bize astronominin "bizden birinden" (El-Battani'den) çıktığını bilip bilmediğimizi soruyor. 

Ben de kendi kendime Sızıntı'ya sorular hazırladım:

Soru bir: Bu cümledeki biz kimiz? 
Soru iki: El-Battani "biz"den mi? 
Soru üç: El-Battani varsayalım ki bizden, bu bizi neden bu kadar heyecanlandırsın? 
Soru dört: Astronomiyi ne zamandan beri ilimden sayıyorsunuz da dergiye konu başlığı olarak aldınız? 
Soru beş: Hedef okuyucu kitlenizin bu tip ucuz magazinsel reklam girişimlerindeki şark kurnazlıklarını anlamayacağına kanaatiniz tam mı?

6.3.13

gadın ana kafası

harbiden anne kafası diye bişey varmış. zamanında annelere çok sıçıp sıvamıştım, hepsi için çok özür. bu tip mevzularda büyük konuşmamak lazım.
çocuğunun adını evrim koyan anababalar ileride çocuğa sıkıntı yaşatır mı acaba... neler düşünür haldeyiz yahu.

3.1.13

sansür-sizsiniz

Şeker Portakalı ile Fareler ve İnsanlar sansüre takılma yolundaymış. Neyse ki daha Gazap Üzümleri'ni, Ses ve Öfke'yi, Gönülçelen'i falan okumadı bu insandışı varlıklar sürüsü. 

Kitap sansürü deyince aklıma ilk Şebnem İşigüzel'in Hanene Ay Doğacak adlı kitabının başına gelenler geliyor. 90'lardayız, sözkonusu kitap çıkalı bir süre geçmiş ve kitapta o kadar sert içerik varmış ki bir kısmının sansürlenmesine karar verilmiş. Annemin kitaplığında olan kitaplardan biri olduğunu haberi okur okumaz hatırlayıp kitabı elime almıştım. Kitap nasıl sansürlenir derseniz şu şekilde oluyormuş; sansürlenecek satırların üzerinden siyah bir bant geçiriyorlar. Şebnem İşigüzel'in kitabını bir oturuşta okumuştum, sansürlüydü satırlar ama yine de karnıma da yemiştim yumruğu evet. İşte sonunda da böyle münafık, böyle vatana millete hayırsız, böyle özgürlükçü, böyle lanet bir karı oldum görüyorsunuz. 

Kimlere kaldık be. Elimde imkan olsa boktan ülkeniz sizin olsun diye gidecem buralardan. Olmuyor. Çocuğumu sizin kurallarınıza göre büyütmek istemiyorum. Ben de sizi sansürlüyorum, dayanamıyorum size artık. 

19.12.12

Dönüşüm Muhteşem Olacak

Taksim İlkyardım Hastanesi'nde sıra. 

Nasıl Cevahir'i ve Sapphire'i İETT Garajı'ndan, Mecidiyeköy'deki lenduha inşaatı Ali Sami Yen Stadyumu'ndan, Ortaköy'de süren muazzam restorasyonu ise Gaziosmanpaşa Ortaokulu'ndan sattılarsa sıra bu kez hastanenizde. Sevgili okurlar, size ait olan hastanenizi "kentsel dönüşüm" kisvesi altında satıyorlar; kimbilir kime, eminim şimdiden bellidir kime satılacağı, yerine ne yapılacağı da az çok şekillenmiştir; artık yeni bir Demirören mi dersiniz, yoksa Taksim Luxury Residences mı, otel mi... Sırtınızdan biraz daha para kazanacaklar, siz de seyredeceksiniz eminim, çünkü Taksim İlkyardım'ın ne Haydarpaşa Garı kadar anısı var, ne de Emek Sineması ya da Cercle d'Orient kadar... Ama inanın en az onlar kadar önemli bu yapıyı koruyabilmek. (Hatta konuyu sağlık sisteminin siktiriboktanlığına bağlarsak daha bile önem kazanabilir.) Geceleri nasıl uyuyorsunuz bilmiyorum; benim artık uykularım kaçıyor. En ağırı da aptal yerine konmak olsa gerek. Kentsel dönüşüm muhteşem oluyor. İmza toplamayalım artık, daha sonuç alınabilir işler yapalım, mahkemeye verelim yahu bunları, aihmye verelim, kamu biz değil miyiz, insanları bilinçlendirelim, aptal yerine konduğumuzu anlatalım herkese, evet mesela o uyuz olduğunuz taksi şöförüne, ya da eteğine tip tip bakan otobüs muavinine, kendimizi tecrit etmeyelim artık halktan, biz lordlar kamarası mıyız amk? 

Ne dönüşümmüş, adamlar para kazansın diye her istedikleri yeri dönüştürüyorlar, inanılmaz bir hırs bu, gözlerini para bürümüş bir grup akbaba, üstünüze üşüşüyor, evinize barkınıza, yolunuza, köprünüze, hastanenize... Yakında bedava hastaneye de gidemeyeceksiniz, burada yazmadı demeyin. Az kaldı, 2023 Türkiyesi zenginlerin her boku yiyebildiği ama fakirlerin ölmeden sürünmesi ve zenginlere fayda sağlaması için devletin üstün çaba harcadığı bir yer olacak.

4.12.12

şark bülbülü

Modernliğin ve batılılaşmanın yozlaşmadan geçtiğini sananlarımız var. Geceleri geç yatmayı, her önüne gelenle sikişmeyi, her nevi uyuşturucu maddeyi kullanmayı ya da en az bir kez denemiş olmayı, maskeler takmayı, naif çocuksu kişiliğini saklayarak uyanık ve gözüaçık geçinmeyi, her gece one night stand bulmayı modernliğin gereği sayanlarımız var. Özbeöz şarklıyız ama farkında değiliz. 

30.11.12

şekilcilikte son nokta

Kapitone giyen kimseyi ciddiye alamıyorum.

9.11.12

MM?

Tanıdığım ve tanımadığım kadınların yarısına sorabilirim herhalde, yeridir: Nedir kuzum bu Marilyn Monroe hastalığınız? Çok mu güzel diye özeniyorsunuz, yoksa aptal sarışını canlandırıyordu diye mi, yoksa aslında sizce çok mu zekiydi ve aptal rolü mü yapıyordu da ondan her yere profil fotoğrafı yapıyorsunuz kadını? Erken öldü diye mi bu heves, heyecan; yoksa erkekler ona deli oluyordu diye mi? İdolünüz bu mu amk?
Ben sizi anlamıyor. 

5.10.12

manşetten

Bütün dünya gazetelerinde bir gün şöyle bir haber okusak diye düşünürüm hep: "İsviçreli biliminsanları Tanrı'nın olmadığını ve bütün kutsal kitapların insan eliyle yazılmış olduğunu kanıtladı." falan. Birşey değişir miydi acaba?