Türkiye'de gerçekten bütün sinir uçlarıma kadar uyuz olduğum en öncelikli kitle burnu havada, hasbelkader maddi durumu iyi olan ve hayatında hiç "hayat mücadelesi" gibi bir şey yaşamamış, sürekli "Biz hep şöyleyiz, ah biz hep böyleyiz. İşte bu yüzden gelişemiyoruz!" diye söylenip duran entelektüeller.
Bi sikime yaramayan bu insan grubu, ancak boş beleş konuşup arada sardıkları tütünü ya da doldurdukları pipoyu üflemeye ve laf aralarına "edimsel", "psikosomatik" ve "esrik" kelimelerini kullanmaya yararlar. Genelde "avam halk"ın yaşamında süregelen bazı kavramlara (Örneğin; halk otobüsüne binmek, sabah erkenden kalkıp işe gitmek zorunda olmak, ev kirası ve faturalar, düğünlerde oynamak, pazartesi sendromu, mutfak alışverişi vb.) ya çok uzaktırlar ya da bu konulardan bahsetmekten ölesiye utanırlar. Bazıları avam halka hiç karışmadan hayatlarını tamamlar. Bazıları ise hayat gailesi içerisinde öyle bir noktaya gelir ki "ruhunu satıp" bir iş bulmak zorunda kalır ve o da nesi? En büyük korkusuyla yüzleşerek gerçek bir "sıradan" olduğunu öğrenir. Onun için artık o andan sonra hiç bir şeyin anlamı kalmamıştır.
Bu entellerimizin neredeyse tümü sürekli bunalımdadır. Neşeli olmayı avamlığın ilk şartı sayar. Ayrıca mutlaka hayatının bir döneminde psikoterapiye gitmiştir. Mutlaka antidepresan kullanmıştır. Mutlaka çok içer. Mutlaka haftasonları geç yatar. Hatta bazıları sabah yatar; gündüz uyur. Mutlaka uyuşturucuyla arası iyidir. Erkekleri mutlaka çokeşlidir ve aynı anda mutlaka birden fazla kadınla ilişkileri olur. Kadınları mutlaka arada Öropa gezisine çıkar ve haftasonu underground barlarda, clublarda boy gösterir. Mutlaka korkuları vardır ve onları kabullenir ama değiştirmek için hiç bir girişimi yoktur. Çünkü korkular onun sanatsal algısını zenginleştirir. Mutlaka kimsenin bilmediğini sandığı yazarları bilir. Mutlaka en iyisini o bilir. Mutlaka hep bir kaybedendir.
*
SAMİMİ OLARAK İLİKLERİME KADAR NEFRET EDİYORUM SİZDEN.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder